11 Haziran 2023 Pazar

Jane Austen Kitap Kulübü #31 Arkadaşlarla Sohbetler

Jane Austen Kitap Kulübü 31. toplantısını 10 Haziran Cumartesi günü saat 21.00'de gerçekleştirdi. Sally Rooney'den okuduğumuz üçüncü kitap Arkadaşlarla Sohbetler oldu.


Rooney'in eserlerinde işlediği temaların birbirine olan benzerliği nedeniyle kulüpte konuştuğumuz konular da çok değişmedi.

Her zamanki gibi toplantıya eser hakkındaki genel fikirlerimizi söyleyerek başladık. Hiçbirimiz büyük bir beğeni duymamıştık kitaba karşı.

Rooney okuyunca ilişki kurma biçimlerinin geçmişten günümüze evrildiği halleri konuşmadan geçemedik. Yıllar sonra insanların dönemimizdeki ilişki biçimleri, iletişim kurma şekilleri hakkında ne düşünebileceği üzerine de kafa yorduk.

Sally Rooney'in yazı üslubuna, yazma amacına değindik bir süre de. Bize bu ilişkileri anlatma amacını sorguladık. 

Tek tek karakterleri masaya yatırdık. Kendimizi özdeşleştirebileceğimiz, "anlayabileceğimiz" bir karakterin olmadığına kanaat getirdik. Bu durumun da romandan bizi uzaklaştırdığını fark etmemiz çok sürmedi.

Rooney'nin yazdığı aileleri masaya yatırdık toplantımızın devamında. Aile içi iletişimin karakterlere yansıyış biçimlerini arasındaki bağlantıyı ortaya koymaya çalıştık.

Bireyselleşmenin insanların ilişkilerden beklentilerini dönüştürmesi üzerinde durduk bir müddet. Rooney karakterlerinin duygusal savrulmalarına çözüm üretmeye de çalıştık kendimizi tutamadık.

Ve her zamanki gibi kitaptan altını çizdiğimiz satırları okuyup toplantımızı sonlandırdık.

Benim kitapta en beğendiğim kısım şuydu:

- "Ertesi gün ya da onun ertesi gün de aramadı. Hiç kimse aramadı. Beklemek gün geçtikçe beklemek gibi değil de hayatın ta kendisi gibi gelmeye başladı: Hayat, beklediğiniz şey gerçekleşmemekte ısrar ederken dikkatinizi dağıtmak için yaptığınız işlerdi. İşlere başvurdum ve seminerlere gittim. Hayat akıp gitmeye devam etti."

Bir sonraki kitabımız Bir Kır Balosu- Honore De Balzac.

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!

4 Haziran 2023 Pazar

Jane Austen Kitap Kulübü #30 Bahçıvan

Jane Austen Kitap Kulübü 30. buluşmasını 7 Mayıs Pazar günü gerçekleştirdi.

Amanda Coplin'in Bahçıvan isimli romanını okuduk birlikte.

Toplantımıza kitabın Türkçe çeviri adının özgün adına hiç uymayışına şaşırmakla başladık. 

Hemen ardından kitabın uzun olmasına karşın rahat okunması konusunda hemfikir olduk. Ama yine de yer yer sıkıldığımızı itiraf etmekten alamadık kendimizi.

Uzunca bir süre kitabın ülkemizdeki baskısının kapak tasarımına övgüler dizdik. Benim kitabı çerçeveletip duvara asmama ramak kaldı hatta. 

Romanın ana karakteri Talmadge'ı inceledik enine boyuna.

Yine kulüp üyeleri olarak topluca kitabın her sayfasında bir olay bir entrika bir şaşırma unsuru beklediğimize fakat karşılık bulamayışımıza üzüldük.

Toplantımızın devam eden kısmında karakterler üzerinde yoğunlaştık tek tek.

Caroline Middey ve Talmadge'ın arkadaşlığına hayıflandık hemen ardından.

Della ve Jane'in yaşamları, seçimleri, hayatların gittiği yön üzerinde analizlerle devam ettik konuşmalarımıza.

Her ne kadar kitapta karakterlerin duygularını çok öğrenemesek de tahmin etmeye çalışmadan geçemedik.

Konu hislere gelince Angelene üzerinde durmadan edemedik. 

Kitabın sonuna hüzünlendik, hikayenin sonundan da yine bir "olay" beklentimiz olduğunu fark ettik.

Kitaptan altını çizdiğimiz satırları okuyarak günü sonlandırdık.

Arkadaşlar o değil de biz daha ne kadar Darcy konuşmadan duracağız ya! Bakın ben çok kötüyüm.

Jane Austen konuşmayalı çok uzun zaman olmadı mı sizce de. Ne yapsak, yeniden mi okusak, filmi izlesek keser mi, uyarlama kitaplar su serper mi, dönem dizileri acıyı dindirir mi?

Neyse :( Haziran ayında Sally Rooney- Arkadaşlarla Sohbetler konuşacağız. Bekleniyorsunuuz.

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!

1 Nisan 2023 Cumartesi

Jane Austen Kitap Kulübü #29 Yürek Burgusu

Jane Austen Kitap Kulübü 29. toplantısını 25 Şubat 2023 Cumartesi akşamı saat 21.00'de gerçekleştirdi.

-bu yazı kitap hakkında spoiler içerir-


Enough "gotik edebiyat" for today! diyerek yazıya giriş yapmak istiyorum izninizle. Bu kitabı okuduktan sonra çok da gotik edebiyat insanı olmadığımı anladım ben. Gotik edebiyat tanrıları beni affedebilecek misiniz?

Ve hemen ardından bu yazının kısa bir yazı olacağını belirtmek isterim ve akabinde kendime bir daha toplantıyla blog yazısı arasını bu kadar açmamak konusunda yeminler ederek yazıya bağlanıyorum. Teşekkürler.

Kitapta anlam veremediğimiz pek çok şey olduğu için toplantıya bunları sıralayarak başladık.

Kitabın üslubu da canımızı sıkmıştı biraz. Eserin eleştirmenler tarafından yorumlanış biçimlerini okuyunca kitabı sevecek gibi olsak da yine de çok içselleştiremedik.

Ben şahsım adına baş karakterin psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünenlerdenim ve bu düşünceyle kitaba baktığımda bir şaheser görüyorum fakat eğer bu kitap sadece bir gotik roman ise orada beni kaybediyor yazar.

Kulüp üyeleri olarak kitapta okuyucunun yorumuna bırakılan pek çok olay olmasına da içerlediğimizi fark etmemiz ise çok sürmedi.

Kitabın korkutucu olması gereken kısımlarının korkudan çok uzak olmasınaysa şaşırmaktan kendimizi alamadık.

Ama yine de içimiz elvermedi ve kitabı yazıldığı dönem bağlamında değerlendirip hemen bu düşüncemizden ötürü kınadık kendimizi.

Romanın bizi "yansıtıcı bilinç" yöntemiyle tanıştırması en sevindiğimiz unsurdu.

The end.

Ve teşekkür ederek gotik edebiyatı sahneden uğurluyoruz dostlarım.

Kitap kulübüyle küçük bir Ramazan arasından sonra bir sonraki toplantımızda Amanda Coplin- Bahçıvan konuşacağız. Çıkın çıkın gelin.

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!


Jane Austen Kitap Kulübü #28 Kuzey ve Güney

Jane Austen Kitap Kulübü 28. toplantısını 4 Şubat 2023 Cumartesi günü gerçekleştirdi. 

              -bu yazı kitap hakkında spoiler içerir-


Elizabeth Gaskell'in Kuzey ve Güney romanını Jane Austen okuduktan sonra ona benzer bir şeyler okuma hevesiyle yaptığı araştırma sonucu keşfedenler parmak kaldırsın.

Birinç.. birinç!

Peki umduğumuzu bulduk mu?.. Kulüp üyeriyle bu soruyu yanıtlayarak başladık toplantıya. Aslında tartışmamızın sonucunda fark ettik ki hepimiz Mr. Thornton ve Elizabeth'in daha çok “birlikte” hikayesi olsun istemişiz. 

Her olayda ucu Mr. Thornton ve Margaret'a bağlanacak diye heyecanlanmışız fakat Hey Hat! Bizi işçi hakları ve çalışma koşulları kucaklamış. Her seferinde sosyal refah devleti duvarına toslasak da yine de bari en azından Margaret yaralanınca Mr. Thornton'un evinde kalsaydı be kardeşim diye kitapla kavga etmişiz hepimiz. 

Yazının bu kısmında kitapla ilgili romantik beklentilerimizin naaşı için sizleri bir paragraflık saygı duruşuna davet ediyorum.

Her film uyarlaması olan kitap gibi bu sefer de karakterler ve oyuncuların uyumlu olup olmadığını konuştuk bir süre. Ve Mr. Thornton'ın dış görünüşüne filmde daha cömert davranıldığına ve Margaret'ın ise tam kitapta anlatılan ve hayalimizdeki gibi olduğuna karar verdik.

Devam eden süreçte Margaret ve onun reddettiği evlilik tekliflerini masaya yatırdık ya da otopsi yaptık.

Mr. Thornton'ın kız kardeşinin üzerine fazla gelindiği konusundaysa hemfikir olduk.

Mr. Thornton'ın annesininse edebiyat tarihinde ikinci en kötü kayınvalide olduğuna kanaat getirdik hem de oy birliğiyle. 

Mr. Thornton'ın annesine gidip kimse beni sevmiyor temalı bir tirat atması karşısında dağlandık.

Kitapta hepimize nefes aldıran bölümün Margaret'in evde yalnız kaldığı akşam olmasına şaşırdık.

Margaret'in kitaptaki diğer karakterlerle olan ilişkilerini konuştuk bir müddet. Dönemin koşullarıyla bağdaştıramasak da Margaret'i sevdiğimizden olacak onu hemen anladık.

Mr. Thornton'ın Margaret'i kardeşiyle görmesini sadece kalbinin kırılması şeklinde tanımlamasına şaştık kaldık ve fakat bu olay üzerine işleri Margaret için kolaylaştırmasınaysa birkaç damla yaş akıttık.

Olay örgüsü itibarıyla Margaret'in serbestçe ağabeyiyle ortalarda görünmesine azıcık öfkelendik.

Kitabın sonunun aceleye getirilmiş gibi olması konusundaysa yine hemfikirdik :(

Ve son olarak kitabın Koridor yayınları baskısının 470. sayfasındaki dipnot hepimizin hafızasına kazınan bölümler arasındaydı. Onu da buraya yazarak yazıyı sonlandırıyorum.

Bir sonraki toplantının yazısını da en kısa zamanda yazmamı diliyorum kendimden :(

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim.

-"Kalbimi şöyle azarlayarak ıslah etmek istemezdim: 'utançtan yerin dibine geç, kör, arsız, hain, kafir...' Kalbimi şefkatle düzeltmek isterdim. Ah zavallı yüreğim, sakınmaya onca azmettiğimiz kuyuya düştük. Ah! Gel, ayağa kalkıp onu sonsuza kadar terk edelim. Tanrı'nın merhametine sığınalım ve metin olmamız için bize yardım etmesini umalım, tevazu yoluna geri dönelim. Ha gayret, gardımızı indirmeyelim; Tanrı yardımcımız olacaktır."

Aziz François de Sales, Adanmış Bir Hayata Giriş, 1609.


24 Ocak 2023 Salı

Jane Austen Kitap Kulübü #27 Güzel Dünya, Neredesin?

Diğer kulüp toplantısına günler kala gözlerimi sizlerden kaçırarak son toplantının yazısını yazmaya geldim. 


Jane Austen Kitap Kulübü 24.12.2022'de 27. kulüp toplantısını gerçekleştirdi! (Alkışlar, konfetiler, çığlıklarğğr sevinç çığlıkları...)

Saat 21.58 ve odamı bilgisayarın ışığı aydınlatıyor. Yüzüme vuran ışık bana tüm bildiklerimi sorgulatıyor ve ben duygusallaşıyorum. Yağni bunun ne demek olduğunu artık biliyor olmalısınız. SIĞINAKLARAĞ!

Tamam tamam ya bırakıp gitmeyin hemen. Öyle ilk zorlukta kaçacaksanız bu hayat yaşanmaz bak. Küs de olsak günün sonunda aynı yazıyı okuycaz birlikte...

Ben başlıyorum bakın…

Kitap kulübüyle Sally Rooney'den Normal İnsanlar'ı da okumuştuk. Ben bu kitabı Normal İnsanlar'dan daha çok sevenlerdendim. Genel itibarıyla kulüp üyelerinin görüşleri: Sally Rooney'nin sürekli benzer şeyleri yazıyor oluşu, yazarın günümüz ilişkilerini anlatması yönüyle hikayelerin birbirine benzemesi çerçevesinde şekillendi. 

Kulüp üyeleriyle öncelikle yeni dönem ilişki biçimleri üzerine konuşup aşk duygusuna baş sağlığı diledikten hemen sonra karakterler üzerinde konuşmaya başlayabildik.

Tek tek Alice, Eileen, Simon ve Felix'in karakterlerini analiz ettik. Karakterlerin benzerlikleri ve farklılıkları üzerine durduk bir müddet. Karakterlerle ortak nokta bulamasak da onları anlamaya çalıştık. Sally Rooney'den izler aradık her bir karakter gelişiminde.

Bir süre daha değişen ilişki biçimleri için üzüntümüzü dile getirdik.

Ve kitabın en hoşumuza giden kısımlarının Alice ve Eileen'in yazışmaları olduğunda karar kıldık.

Felix'in davranışlarına anlam vermeye çalışsak da bu konuda zorlandık.

Sonra biraz daha değişen ilişki biçimlerine şaşırdık kaldık. Bu değişimin kökenine inmeye çalıştık ama baktık kayboluyoruz hemen çıktık.

Ailenin bıraktığı boşluğun başka hiçbir boşluğa benzememesi ve bu boşluğun doldurulamaz oluşundaki çaresizlik üzerine sustuk bir müddet de.

Biraz daha düşündük taşındık sonra ve özetle love bombing, gaslighting, ghosting ve en nihayetinde kara toprak olduğuna karar verdik.

Size de iyi geceler gönül dostları.

Bir sonraki toplantımız 28.01.2023 Cumartesi günü saat 21.00'de. Bekle bizi Elizabeth Gaskell- Kuzey ve Güney.

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!

1 Ocak 2023 Pazar

2022 Muhasebesi

2018 yılından beri blogda yıl sonu raporu yazdığımı yeni fark ettim ve geriye dönüp okumak çok hoşuma gitti yazıları. O nedenle 2022 yılının muhasebesini yapmak üzere yine huzurlarınızdayım. 

Ajandama göre bu yıl 39 film, 20 dizi izlemiş, 12 konser, 1 stand up gösterisine gitmiş ve 15 kitap okumuşum. Skandal! Ne oldu bize, ne ara böyle insanları haline geldik ya 15 kitap nee diyerek kendimi utandırdıktan ve gözlerimi sizden kaçırdıktan sonra bu kısmı hızla geçebiliriz. 15 kitaptan ikisinin sayfa sayısı 700'ün üzerindeydi bu arada tamam mı sanki siz çok şeysiniz de...

Arkadaşlar inanır mısınız ben bu yıl düşünmemeyi öğrendim. Öyle çaat diye açıldı bu kilit bende. "Takma ya geçer boş ver." tavsiyesine uyabildim valla bak. Yemnediyorum. Bi' anda oluyo hiç anlamıyosunuz. Allah isteyen herkese nasip etsin kuzum. Düşünmemek üzerine şiir yazacağım galiba n'olur tutmayın rica ederim. Belki de nesir yazarım kim bilir.

Kendimi daha önce hiç bu kadar hafif hissetmemiştim. Hala şaşkınım böyle bir şeyin mümkün olmasına ve hala içimde çok derinlerde yaşayan biri "Şimdi düşünmüyorsun ya öyle bir an gelecek ki pişman olacaksın." gibi cümleler kuruyor. Süperego sen misin? Valla bi' dur allasen zaten ortalık karışık!

E bu düşünmemenin de bedeli olmayacak değildi. Ben bu yıl tartıda hayatımda gördüğüm en büyük sayıyla karşılaştım dostlarım... Kendimle ilgili en yararlı bulduğum özelliğim üzgünken ve stresliyken iştahımın kesilmesiydi. Düşünmeyince otomatikman benim iştahımda da bir artış baş gösterdi. Arkadaşlar görüyor musunuz düşünmeyince dertlerim nasıl da minnoş bir ev kedisine dönüşüyor. Daha geçen yıl burada varoluşsal çekişmeler yaşıyordum, gözlerinizin önünde büyüyüp genç kız oldum. Ay sırada ne var yoksa saçım niye uzamıyor diye ağlamak mı? Allahım vallahi çok heyecanlı :D

Bu yıl kanun çalmayı, araba kullanmayı ve teknikle yüzmeyi öğrenmeye çalıştım. Hala -çok affedersiniz- üç IQ'lu e*kek bireylerin bu arabayı nasıl kullandıklarını anlamaya çalışsam da yeni bir şey öğrenmenin beyinde oluşturduğu yanma hissinin müptelası oldum diyebiliriz. 

Hayatında yürümek dışında hiçbir spor aktivitesinde bulunmayan ben yüzmeye başladım ya bakın ben yakında yiyeceklere besin, yemek fiiline de tüketmek falan diyebilirim şimdiden uyarayım. Yükselen eril enerjim değil bakın alçalan anksiyetem :D

Yıl başlarken kendime hiçbir hedef belirlememişim. Hedef belirlememek her ne kadar bana iyi gelse de bunu uzun süre devam ettirmenin pek de iyi sonuçlanacağını düşünmüyorum. Ama da bu yıl da içimden hedef belirlemek gelmiyor. Bunun üzerine düşünemeyeceğim galiba. Bakın midem bulanıyor. Holiday filminde gözyaşlarının akması için kendini sıkan Cameron Diaz gibi hissediyorum. Cık, olmuyor.

Dahi anlamındaki de'yi de birleşik yazıyım da görün. AsKeri ücretten de bana ne ayrıca, askerler düşünsün!

Tamam ya kapatmayın sayfayı latife ediyorum. Yazıdan sonra gidip Das Kapital okuyacağım, valla bakın. Çok sonra ama.

Spotify özetime göre bu yıl neredeyse 30.000 dakikamı şarkı dinleyerek geçirmişim. Spotify'da her yıl için farklı çalma listesi oluşturuyorum. Şimdi fonda 2022 listem çalıyor. Şarkılar değişirken o şarkılarda hapsettiğim duygular da bana geçen günleri anımsatıyor.  Yazdıkça yazıyorum dolayısıyla.  Bu yılki şarkılara fazla düşünce istiflememişim o yüzden rahatlıkla dinleyebiliyorum. 2020 ve 2021 listelerimi şimdilik dinleyecek dayanıklılık yok bende umarım bir gün onları dinleyebilecek kadar da büyürüm.

Şimdi düşündüm de iyi ki sadece Spotify özet yayınlıyor. Instagram yayınlasa mertlik çok fena bozulurdu dostlarım. Hangimizde reels izleme süresini öğrenecek yürek var söyleyin. Bende yok :(

Sanırım muhasebem burada bitiyor. İyi seneler diliyorum herkese.  

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim! 

11 Aralık 2022 Pazar

Jane Austen Kitap Kulübü #26 Beyazlı Kadın

Arkadaşlar ben ne anlarım allasen gotik edebiyattan! diye bir giriş yapmak istiyorum eğer sizin de bir diyeceğiniz yoksa. 

Bakın ben okuma deneyimi yolunda duygudan duyguya sürüklenmeyi, bir kelimeye takılıp üzerine bin gece düşünmeyi, kah bir cümleyle çok affedersiniz duygusallaşmayı, kah bir cümleyle öfkelerin en şiddetlisine gark olmayı, kendi kendime yükselip alçalmayı bilirim.

Ben ne anlarım gizem çözmelerden, sırlardan, entrikalardan. Bakın sinirlerim çok bozuk. Biriniz kolonyayla bileklerimi ovsun, nütfen bakın bana mukayyet olun. 

Zaten kitabı okuyalı neredeyse bir ay olmuş. Katil kimdi aşçı mıydı bahçıvan mıydı, bir katil var mıydı ya da yok muydu hep gitti bende. Gerçi hiç olmamış da olabilir. Beni affedebilecek misiniz? Lütfen benden vazgeçmeyin ben sizin Austenzedenizim. Hüüğ...


Tamam şimdi bütün beyin hücrelerimi göreve çağırıyorum! Bu işi başaracağız valla bak!!

Öhöm öhöm... Jane Austen Kitap Kulübü 26. toplantısını 26 Kasım Cumartesi günü 20.00'de gerçekleştirdi. 

Öncelikle sırayla kitabın kalın olmasından mütevellit okurken çektiğimiz zorlukları anlatarak başladık toplantımıza.

Yazar ve roman hakkında bildiklerimizle devam ettik. Yazar hakkında bilinenlerin sınırlılığı, yazarın Dickens'ı kıskandırması, romanın İngiliz Edebiyatı'nda gotik edebiyatın gerilimini psikolojik gerçekçilikle kaynaştıran ilk eser olması vs. vs.

Sonrasında tek tek karakterlerimizi yatırdık masaya. Esas kızımız Laura'nın kurgu içerisindeki etkisizliği, Mrs. Halcombe'ın kendine ait bir hayatının olmayışı, Percival Glyde'ın davranışları şaşkınlığımızdan nasibi alanlar arasındaydı. 

Her ne kadar eseri kaynak dilinde okumasak da anlatımın akıcılığı hepimizden tam not aldı. Hikaye içindeki merak unsuru da ilgimizi canlı tutmuştu tabii. 

Toplantının devamında Laura'nın babasının Sir Percival'la yaptığı anlaşmayı anlamlandırmaya çalıştıksa da Sir Percival'a olan öfkemiz hemen dikkatimizi dağıttı.

Laura ve Walter Hartright'ın ilişkisini irdeledik bir müddet de. Bu zamana kadar okuduğumuz diğer ilişkilerle karşılaştırdık enine boyuna bir bilim insanı edasıyla.

Bir müddet kim kimdi, o oraya neden gelmişti de beriki oradan neden çıkmıştı, ötekinin öfkesi kimeydi de, diğeri neye şaşırmıştı gibi pek çok soru ortaya atsak da kulübümüzün hafızası kuvvetli olan üyeleri bizi hemen limana demirledi.

Kitap kulübü toplantısının sonuna geldiğimizde kitaptaki en can alıcı yerlerden birini okuyup unuttuğumu fark etsem de keyifli bir okuma deneyimiydi. Yine de yazarken en zorlandığım blog yazısı olduğu gerçeğini sizlerden saklayamayacağım. Beni affedin rica ederim.

Bir sonraki kitabımız Sally Rooney- Güzel Dünya Neredesin? Toplantıya katılmak isteyenler bana Instagram hesabımdan ulaşabilir.

Hadi görüşürüz.

Görüşür müyüz?

Görüşelim!